BİSİKLETİN ZAMANDA YOLCULUĞU
Çevre dostu, masrafsız, sağlıklı bir ulaşım aracı olan bisiklet; çocukluktan yetişkinliğe her dönem hayatımızda… Çocukken eğlenmek, yetişkinlikte ulaşım aracı olarak, bazı durumlarda da spor olsun diye kullanılan bisikletin farklı koşullar için farklı modelleri bulunuyor. Dağ bisikleti, şehir bisikleti, tandem gibi modelleri olan bisikletlerin ortaya çıkması için birçok mucit kafa yormuş, bugünkü hâlini alması pek de kolay olmamış. Kolay sürüşü olan, hafif ve konforlu bisikletlerin üretilmesi için neredeyse iki yüzyıl uğraşılması gereken bisikletin tarihini sizler için listeledik.
Bisikletin icadı konusunda tarihçiler arasında tam bir fikir birliği bulunmamaktadır. Ancak 18. yüzyılda ilk tasarımlarını gördüğümüz bisiklet için tek bir mucit tarafından icat edilmiştir demek doğru olmayacaktır. Her tasarımın üzerine yeni bir materyal koyarak bugün bildiğimiz konforlu ve kolay sürüş imkânı tanıyan bisikletler üretilmiş, farklı mucitlerin çabalarıyla bugünkü hâlini almıştır. Sıkça bilinen bir yanlışı da sırası gelmişken düzeltelim: Leonardo da Vinci’ye ait olduğu ileri sürülen 1492 tarihli bir bisiklet karalamasının, 1960’larda da Vinci’nin 12 ciltlik çizimleri ve yazılarından oluşan Codex Atlanticus’a sonradan eklenmiş sahte bir çizim olduğu ortaya çıkmıştır.
Günümüzdeki tasarıma en yakın bisiklet ilk kez Fransa’da 1790’lı yıllarda Comte de Sivrac tarafından icat edildi. “Celeripede” olarak adlandırılan bu bisiklet; iki tekerlek ve sert ahşap çerçeveden oluşuyor, pedalı bulunmuyordu. Pedalsız olan bu bisikletin sürüşü ise ayakların hareket ettirilmesiyle sağlanıyordu.
1817’de Alman mucit Baron Karl Von, Sivrac’ın ürettiği bisiklete bir gidon ve bir sele yerleştirerek “draisienne” adını verdiği bisikleti tasarladı. Ortalama 22 kg ağırlığındaki bu bisikletin demir tekerlekleri, ahşap çerçevesi, jantları ve freni olsa da tıpkı Sivrac’ın tasarımında olduğu gibi pedalı bulunmuyordu. Bu tasarım için de kullanıcı dostu demek yanlış olacaktır.
1839’da İskoç Kirkpatrick Macmillan, bisikletin göbeğine demir çubuklarla sürüş kolaylığı sağlayacak olan pedalları eklemeyi akıl etti ve öncekilere göre daha hızlı ve kolay yol alabilen bir bisikleti üretmiş oldu. Sürücüler, krank miliyle ön tekerleğe bağlanan pedalları ayağıyla öne ve arkaya sallayarak sadece arka tekerleği hareket ettirebilir hâle geldi. Ancak bu bisikletin de ağırlığı ve denge problemi vardı. Önceki tasarımlara göre daha kullanışlı olsa da yine de sürülmesi zor bir model olan bu bisikletlere denge sağlaması için ilerleyen yıllarda üçüncü ve dördüncü tekerlek eklense de tekerleklerin sürtünme sorunu yüzünden bu model de yaygınlaşmadı.
1860’larda Fransız Pierre Michaux, oğlu ile birlikte geliştirdiği Türkçeye de velespit olarak geçen “velocipede”i tasarladı. Bu bisiklette pedallar ön tekerleğe sabitti, bu sayede sürücüler hızlı bir şekilde pedal çevirebilir hâle geldi, sürüş mesafesi uzadı ve hızlandı. Ancak ağır demir iskeleti ve demir çerçeveli tekerlekleri yüzünden bu model de yoldaki her çukur ve tümsekte sarsılıyor, konforlu bir sürüş keyfi yaşatmıyordu. O dönem bu bisiklet için “kemik titreten” diyenler bile oldu.
1868’de Fransız Traffault, nihayet tekerlekleri kauçuktan üretme fikrini buldu ve tekerin tamamı kauçuk ile kaplanan bisiklet modeli ile daha kolay bir sürüşe imkân veren bisikletini tanıttı. 1870’lerde İngiliz James Starley daha hızlı hareket edebileceği düşüncesiyle ön tekerleği arka tekerleğe oranla hayli büyük olan bir bisiklet üretti. Oldukça büyük ön tekerleği ve küçük bir arka tekerleği bulunan bu bisiklete dönemin en büyük ve en küçük İngiliz metal paralarına verilen isimden ilham alınarak “penny farthing” denildi. Herhangi bir kaza durumunda yaralanma riski hayli yüksek olan bu model de çok tutmadı.
Günümüzde kullanılan zincirli, gidonlu ve seleli bisiklet 1885’te İngiliz John Kemp Starley tarafından üretildi. Bu bisiklet “velocipede”e göre çok daha rahat, ön tekerleği büyük olan “penny farthing”e göre ise daha hızlı, güvenli ve manevra kabiliyeti yüksek bir bisiklet oldu. Hızla tüm dünyaya yayılan bisikletin günümüzde milyarlarca kullanıcısı bulunuyor, bazı şehirler bisiklet şehri olarak anılıyor. Sağlığa faydaları ve doğaya zarar vermemesi gibi konular bisikleti bildiğimiz bütün ulaşım araçları arasında en masumu ve en faydalısı yapıyor.
2,753 okunma